KARTMİN

18 Şubat 2010 Perşembe

ADEM ÇOCUKLARI

hz.Adem ve hz.Havva’nın Çocukları Neden Evlenmiş?


Hz adem ve havva nın çocukları neden evlenmiş.yani kardeş kardeşe nasıl nikah kıyılmış.bu mümkün müdür.böyle birşey varmıdır.bundan kardeşlere nikah düşer bunu mu çıkartmalıyız.?lütfen yardımcı olunuz.dinimizde böyle birşey varmıdır?



Değerli Kardeşimiz;

İnsanlar Hz. Âdem’le Hz. Havva’dan doğarak çoğalmışlardır. Havva anamız hep ikiz doğum yapıyordu. Bunlardan birisi erkek, diğeri de kızdı. Hz. Âdem, aynı anda doğan ikizleri, bir önce veya bir sonra doğan ikizlerle evlendiriyordu. Habil’le beraber doğan kız çırkın, Kabil’le birlikte doğan kız ise güzeldi. Bu durumda Hz. Âdem, Habil’in, Kabil’le beraber doğan kızla, Kabil’in de Habil’le beraber doğan kızla evlenmesini istedi. Fakat Kabil buna razı olmadı, kendisiyle doğan güzel kızı Habil’e vermek istemeyerek kendisi almak istedi.

Hz. Âdem buna müsaade etmedi ve meseleyi Allah’a havale etti. Cenab-ı Haktan gelen emir üzerine her ikisinin de Allah’a birer kurban takdim etmelerini, hangisinin kurbanı kabul edilirse Kabil’in bacısının ona ait olacağını söyledi. Bunun üzerine Kabil bir demet buğday, Habil de bir koyunu kurban olarak takdim etti. Gökten inen bir ateş Habil’in kurbanını aldı, Kabil’inki olduğu yerde kaldı. Bu durumda Habil haklı çıkmış ve kızı almaya hak kazanmıştı Fakat Kabil iyice çileden çıkmıştı. Bu hâdise Kur’ân’da şöyle anlatılır:

“Onlara Âdem’in iki oğluna dair haberi hak ile oku. Onlar birer kurban takdim ettiklerinde, birisinin kurbanı kabul olunmuş, diğeri kabul olunmamıştı. Kurbanı kabul olunmayan diğerine, ‘Ben seni öldüreceğim’ dedi. O da, ‘Allah ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder’ diye cevap verdi.

“Habil şöyle devam etti: ‘Eğer sen öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi kaldıracak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Dilerim ki, sen benim günahımı yüklenesin de, Cehennem ateşinin ehlinden olasın. Bu da zalimlerin cezasıdır.

“Sonra nefsi, kardeşini öldürmeyi ona kolay ve hoş gösterdi; o da kardeşini öldürüp hüsrana uğrayanlardan oldu. Sonra Allah, kardeşinin cesedini nasıl örteceğini göstermek için, ona, yeri eşeleyen bir kargayı gönderdi. Kabil, ‘Yazıklar olsun bana!’ dedi. ‘Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtemedim!’ Artık o yaptığına pişmanlık duyanlardan olmuştu.”1

Hz. Âdem’in çocuklarının birbirleriyle evlenmelerinin dindeki yerine gelince; Hz. Âdem’den Peygamber Efendimize gelinceye kadar bütün peygamberler hak dini tebliğ etmişlerdir. Dinin temeli olan îman esasları hep aynı kalmıştır. Fakat şeriat dediğimiz, ibadet ve dünyaya ait işlerde Hz. Âdem’den Peygamberimize kadar her devrin icaplarına, insanların ihtiyaçlarına göre bazı hükümler değişerek gelmiştir. Cenab-ı Hak her devrin insanının yaşayışını ve menfaatini gözeterek her ümmete ayrı bir şeriat göndermiştir. Mâide Sûresinin 48. âyetinde bu hususta, “Sizin her biriniz için Biz bir şeriat ve açık bir yol tayin ettik” buyurulur.

Bediüzzaman da bu meseleyi şöyle izah eder: “Asırlara göre şeriatlar değişir. Belki bir asırda kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar, peygamberler gelebilir ve gelmiştir. Hâtemü’l-Enbiya’dan (a.s.m.) sonra şeriat-ı kübrası (büyük şeriatı) her asırda, her kavme kâfi geldiğinden muhtelif şeriatlara ihtiyaç kalmamıştır.”2

Meselâ, Yahudiler ancak havralarda, sinagoglarda, Hıristiyanlar sadece kiliselerde ibadet edebilirlerken, biz Müslümanlar her yerde namaz kılabiliyoruz. Yine sığır ve koyun gibi hayvanların iç yağları Hz. Musa’nın şeriatında haramken, bizim dinimizde helâldir.
Hz. Âdem ise ilk insan ve ilk peygamberdir. Allah ona da bir din ve bir şeriat göndermiş ve öğretmişti. O da Allah’ın kendisine gösterdiği şekilde hareket ediyordu. Cenab-ı Hak, Hz. Âdem’in çocuklarının birbirleriyle evlenmesini de bir zaruretten dolayı helâl kılmıştı. Çünkü insan neslinin artması gerekiyordu. Başka insan da olmadığına göre, bir zaruret olarak kardeşlerin birbirleriyle evlenmesi gerekiyordu. Bu âdet bir süre devam etti, fakat insanlar çoğalınca böyle bir evliliğe ihtiyaç ve zaruret kalmadı ve bu tatbikat da kalkmış oldu.

1. Mâide Sûresi, 27-31
2. Sözler, s. 454



Selam ve dua ile…

Allah kimdir?
Allah kendiliğinden var olandır. İnsanlar O'na kavuştular.







İNSANLARIN İLK ÇOĞALMASI ADEM VE HAVADAN DEĞİLDİR.
Bu güne kadar bize anlatılan dinde, İnsanların çoğalma şekli anlatılırken, Allah ilk önce hazreti Ademi yarattı.Daha sonra onun sağ kaburga kemiğinden hazreti havayı yarattı. Onlar evlendiler. Her Doğumda çocuklar ikiz doğuyordu doğan çocukların mutlaka biri kız biri erkek oluyordu. Her batından doğan çocukların bir biriyle evlenmeleri yasak ama başka batından doğan erkek ve kız bir birlerini almaları ise helal diye anlatmışlar durmuşlardır.
Yani insanların ilk üreme şekli kardeş evliliği ile başlıyor. Bu Anlayış Allah ın dinine bir iftiradır.Şimdi Kur’an dan İnsanların türeme şekli nasılmış ve nasıl olmalıdır onu incelemeye çalışalım.
Kur’an da anlatılan üreme ve yaratılış biçimi: Daha önce Adem, melek , iblis şeytan, cin , kelimelerini Kur’an da ki ayetler ışığında izah etmiştik. Bunları burada tekrar izah etmeye gerek yok. Şimdi insanların türeme şeklini bize anlatan ayetleri incelemeye çalışarak çelişkisiz bir dini anlatmaya çalışacağım inşallah.
71/17-“Allah sizi yerden bir bitki gibi bitirdi.”
71/18”Sonra sizi oraya tekrar geri çevirecek, ve sizi bir çıkarışla ,diriltip çıkaracaktır.”
Ayetlerden anlaşıldığı gibi,ilk insanlar yaratılırken , bir tek insandan yaratılmadığı, bir çok insandan yaratıldığı vurgulanmaktadır. Şimdi Bu anlayışın tam aksine gibi bir anlam taşıyan ayeti nakletmeye çalışalım.
49/13”Ey İnsanlar gerçekten biz sizi,bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında sizin en üstün olanınız,(soyca değil) Takvaca en ilerde olanınızdır.Şüphesiz Allah bilendir haber alandır.”
Kur’an burada İnsanları bir erkek ve dişiden yarattık ifadesini kullanırken,Üreme,çoğalma biçiminin,formülünden bahsetmektedir. Yani bir insanın çoğalma biçiminin oluşabilmesi için,Erkeğin sperması ile kadının yumurtalığının birleşmesi sonucunda olduğu anlatılmak istenmektedir. Yoksa klasik dinde anlatıldığı gibi Adem ve Havva değildir. Eğer öyle olmuş olsaydı Kur’an da bahsedilen kardeş evliliğinin haram olmasıyla ilgili ayete ters düşerdi.
4/23”Sizlere anneleriniz kızlarınız, kız kardeşleriniz,halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, sizi emziren anneleriniz, süt kız kardeşleriniz,kadınlarınızın anneleri, ve Kendisiyle gerdeğe girdiğiniz, kadınlarınızdan olup, koruyuculuğunuz altında bulunan, üvey kızlarınız, onlarla gerdeğe girmemişseniz,size bir sakınca yoktur.Sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşlerive iki kız kardeşi bir araya getirdiğiniz (evlilik ) haram kılındı ancak,(cahiliyede) geçen geçmiştir. Şüphesiz Allah bağışlayandır esirgeyendir.”
Anlatılan ayette Erkeklere haram olan kadınları sıralarken başkabir ayette de kadınlara haram olan erkekleri anlatmaktadır. Şimdi o ayeti nakletmeye çalışalım.
33/55” Onlar için babaları oğulları kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, Kadınları ve sağ elinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur.( ey Müslüman kadınlar) Allah tan sakının şüphesiz Allah her şeye şahid olandır.”
İlk Yaratılan insan topluluğu içerisinden Allah bir peygamber göndermiştir, Allah’a ve gönderilen peygambere bağlı olanların adı müslümandır. En son peygamberin getirdiği dinin adı İslam bağlı olanların adı da müslümandır.
Öyleyse İlk Yaratılan insanlarla Kıyametin kopuş anına kadar vahye bağlı insanların, dinleri arasında farklılık yoktur Bir Toplumda zorunlu bir durum ortaya çıkmadıkça Helal olanlar diğer toplumlarda da helaldir haram olanlar da diğer toplumlarda da haramdır. Şimdi nasıl aynı anneden doğan kardeş evliliği haram ise ilk insan topluluğundaki insanlarda da kardeş evliliği haram idi
16/118” Yahudi olanlara da sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.”
Allah ilk insanların yaratılışından sonra bir sünnet koymuştur. Ve bu sünnetini bir erkek ve bir dişiden insanları türeterk devam ettirip durmaktadır.Allah’ın Yarattığı ve bir sünnet olarak devam ettirip durduğu dinin adı fıtrat dinidir İbrahim dinidir hanif dinidir.
30/30”Öyleyse sen yüzünü Allah’ı Birleyen (bir hanif ) olarak,dine Allah’ın Fıtratına çevir ki, İnsanları bununüzerine yaratmıştır.Allah’ın Yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din ( budur. ) Ancak insanların çoğu bilmezler.”
Diyorlar ki Allah’ın Kendi koyduğu kurallarına uymaya mecbur mu tutuyorsun diyorlar. Haşa Allah’a Böyle bir şey söylemek ,bizim haddimize değildir.Allah Dilediğini dilediği gibi yapar. Ona hiçbir sözümüz yoktur ancak Allah vaad ettiğini yerine getirendir. Bir de Allah’ın koyduğu kanunlar ile pratik hayat uyuşmamış olsaydı. Kainat fesada uğrardı. Allah Her şeyi bir intizam ve düzen içinde yaratmıştır.
22/47”Onlar azabın senden çarçabuk getirilmesini istiyorlar,Allah Vadine kesin olarak muhalefet etmez,Gerçekten senin rabbin katında bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.”
İnsanların Türeme şeklini bir adam değil de veya bir adem değil de bir çak adam veya bir çok adem yaratsaydı veya yaratmış olarak, anlaşılsaydı İnsanlara haram olan kardeş evliliği o zaman da haram idi mantığı daha uygun olmaz mıydı. Çünkü Her peygamber kendinden önce gelen peygamberleri doğrulamış ve tasdik etmiş ve kendinden sonra gelecek olan peygamberi de müjdelemiş böylece Akaidi bozulmayan bir din ortaya gelmiştir.
61/6” Hani Meryem oğlu İsa da, Ey İsrail oğulları, Gerçekten ben sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önce tevratı doğrulayıcı, ve benden sonra ismi Ahmet olan, Bir elçinin de müjdeleyicisiyim demişti. Fakat o onlara apaçık belgelerle gelince bu açıkça bir büyüdür demişlerdi.”
Allah İnsan oğlunun ilk yaratışıyla, insan oğlunun son yaratılışı arasındaki hayat ağını Hiç hata ve eksik olmadan çelişkisiz bir biçimde peygamberler göndererek, çelişkisiz bir biçimde örmüştür. Her An ve her zaman elçileri peş peşe dizerek, kendi yolunda yürümek isteyenleri, Haram ve helal olanları bildirerek haramlardan sakınmayı helalleri yapıp ve yaptırmayı teşvik eden elçiler göndermiştir. Kendi özgür iradesiyle şeytanın yolunda gitmek isteyenlere de müdahale etmemiş serbet bırakmıştır.
Kur’an Peygamberlerin yerini ve konumunu ortaya koyarken onlara bir değer biçmiştir. Onlar Allah’ın vermiş olduğu bir emri yerine getirmede kesinlikle çekimser kalmazlar. Onlar Allahın emirlerine karşı muhalefet edemezler Allah’a şirk koşmazlar. Bakınız Adem kelimesini sadece peygamber olarak algılayanlar. Kur’an da geçen şu ayete muhalefet ederler. Şimdi ayeti buraya naklederek beraber düşünelim.
7/189”O sizi tek bir nefisten yarattı, Ve kendisiyle durulup yatışması için,ondan eşini var etti. Onu (eşini) Örtüp Bürüyünce, O da bir yük yüklendi, Bununla (bir süre) gezindi.nitekim ağırlaşınca ikisi Rableri olan Allah’a, dua ettiler.eğer bize Salih bir çocuk verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.
Ayette geçen tek bir nefis sözü, Bir Adamı sembolize ederek,ondaki yaratılış biçiminin aynısı olan kadını da aynı nefis cinsinden yarattığı anlaşılması gerekmektedir. Burada erkek ve kadınların Hepsinde akıl takva ve fısk ve fücur olduğu şeklinde anlaşılmalıdır.
Yoksa buradaki tek bir nefis ifadesini Hz. Adem peygamber olarak anlaşılmış olsaydı akebinde gelen ayete tezat teşkil ederdi.
7/190” Ama o onlara Salih (bir çocuk) verince kendilerine verdiği şey konusunda, ona ortaklar kılmaya başladılar. Allah onların şirk koştuklarından yücedir.”
Hiçbir peygamber müşrik değildir. Hiçbir peygamber çocuğunu Allah’tan daha çok sevemez. Öyleyse burada bahsedilen tek bir nefis adem peygamber değil insan oğlunun genelini kaplayan bir haslettir.
Bu gün insanların geneli öyle değil mi? Çocuklarına olan sevgilerini Allah’a olan sevgilerinin önüne çıkarıp çocuklarını ilahlaştırmıyorlar mı? İnsanların genelinde mal ve Dünya tutkusu Allah’a olan sevginin önünde ilerlemektedir. Ama Peygamberler Allah’ın Kutsal ruh ile desteklediği elçilerdir Onlar Eğitimlerini peygamber olduktan sonra Allah’tan almışlardır. Onların nerde ne yapacağını Allah bildirir onlar Allah’ın koyduğu sınırlar içerisinde haraket ederler.
Elbette Kur’an da bir adem peygamber geçmektedir ama bu adem çocuğunu Allah’a ortak eden adem değil peygamber olarak övülen ademdir.
3/33” Gerçek şu ki, Allah Ademi , Nuh’u İbrahim ailesini ve İmran ailesini Alemler üzerine seçti.”
İşte bu Adem peygamber Yaratılan İlk Ademler arasından Allah’ın Seçtiği ve ilk adem topluluğuna gönderdiği bir elçidir. Yoksa ilk insan yaratıldığı zaman peygamber olmaz. Peygamberlik Sonradan kişilerin kendilerini Allah ‘a Yöneltmesiyle Allah’ın Seçmesi sonucunda peygamber olunur

Hiç yorum yok: